Ergenlik dönemi bir kriz dönemi olarak nitelendirilmektedir. Bazi arastirmalar bunun dogru olmadigini gosterseler de bu döneme özgü sorunlarin yasandigi gözlenmektedir. Bu yazıda bu dönem neyi temsil etmektedir ve ne tür sorunlarla yüzlesmek zorunda kalmaktayiz, hatali ana-baba tutumlari nelerdir, ve sorunlari çözmede bize ne yadim eder bu konular üzerinde durulmaktadır.

Bu döneme psikodrama içinde çok önemli bir yeri olan “rol” kuramının ışığında bakmalıyız.

ÇOCUKLUK DÖNEMİ VE ROLLERİN GELİŞİMİ :

Çocuğun ilk önemli ögrenme dönemi 0-5 yas arasindaki dönemdir. Bu dönemde çocuk anne ile iletisiminde “birlikte olma” “birlikte hissetme” ve “birlikte yapma deneyimlerini yasar. Eger bu dönem saglikli olarak geçirilememis ise ergenlik döneminde ortaya çikabilecek olan sorunlarin temeli atilmaya baslanmis olacaktir. Cesaret bizi ilerlemeye ve saglikli olana görtürürken, kaygi ise gerilemeye ve sagliksizliga yönlendirir.Bu noktada ana-baba rollerini önemi ortaya çikar ve ergen ya yeni kimligini kazanma sürecinde ki burada sözünü ettigimiz öncelikle cinsel kimliktir, cesaret ile ve ailesini destegi ile gelisimini tamamlar yada kaygi nedeni ile nevrotik davranislar sergileyerek aileyi karsisina alır, yanlızlık yasar, sorunlarini paylasamaz ve bir çok önemli seyden en son anne babanın haberi olur. Bu tür sorunlu çocuklarin çogu zaman asiri koruyucu, engelleyici, yasaklayici anneleri ki bu anneler kendi hayatlarindaki olmayan anne baba figürlerini kompanse etmektedirler ve toleranssiz, mükemmelliyetçi ve çocuklarin problemlerine yeteri kadar ilgi göstermeyen babalarının oldukları dikkat çekicidir. Bu anne babalarin tutumlari içe dönük, yanlizlik çeken kisilik yapisinin olusmasina yol açabilir. Eger anne-baba sorunlara karsi ilgisiz ve zorlayici ise ve anne baba arasinda çatisma varsa bu ana babalarin çocuklari da agresif ve antisosyal davranislar sergileyebilirler. Bir baska grup anne baba ise tutulmayan sözler veren, sevgiyi ve güven dugusunu pek az yasatan yada çocuklarinin bunlari zaten bildikleri var sayan gruptur. Bu anne babalarin çocuklari çevre ile sagliksiz iliskiler kurarlar ve çatismalidirlar.

Ön ergenlik dönemi bir bocalama dönemidir. Kiz çocuklar anneden erkek çocuklar ise babadan ilk cinsel rol modellerini almislardir ve simdi bunlari uygulamaya koymak üzeredirler. Bunun disinda bir birey olarak kabül görmek onlar için önemli olmaya baslamaktadir. Anne babalar ise çifte standartlarini sürdürmektedirler. Islerine geldiginde “sen daha çocuksun”, islerine geldiginde “sen artik büyüdün çocuk degilsin” demektedirler. Bu öfkeyi arttirir ve güvensizligi körükler. Bir baska önemli nokta ise cocugu engellerken sana “güveniyoruz baskalarina güvenmiyoruz” söylemidir. Bazi çocuklar bu nedenle çevreye karsi asiri güvensiz ve kaygili olmakta , bazi çocuklar ise bunu kandirilma olarak algilayip anne babaya öfke duymaktadirlar. Iletisim gitgide kopmaktadir.

Anne babalar kendi beklentilerine uygun çocuklar istemekte ve onlari sürekli olarak degistirmeye çalismakta ,çocuklar ise buna direnmekte ve aile ile bir güç savasina bu dönemde girmeye baslamaktadirlar. Engellenmeler ergende öfke dogurur. Anne baba ise saygi görmek ister ve bunca yillik fedakarliklarinin karsiliginin bu mu oldugunu sorarlar. Çatisma büyür. Anne baba rollerini kolay olmadigi bilinmektedir ama çogu zaman anne babalar bu rollerinin disina çikarlar ve ögretmen, arkadas, sirdas gibi rollerede bürünmek isterler ve dogal olarak basarisizlikla karsilasarak kendilerini yetersiz hissederler. Bu duygu kendilerini kötü hissetmelerine ya da çocuklarinda bir sorun oldğunu düsünmelerine sebep olur. Halbuki bunlarin ikiside dogru degildir.

Bu dönemdeki çocuklar tedirgin, güç begenen, çabuk tepki gösteren, duygularda inis çikislar yasanir, derslere ilgi azalabilir, kendisine taninan haklari yeterli görmemeye baslar. Evdeki kurallar ona batar. Dagınıklık baslar, yemege geç gelir. Ilgileri degisir ve hiçbir zaman sabit kalmaz bu kimlik arayisinin bir parçasidir ve anne babalarin onlari maymun istahli olarak suçladiklarina tanik oluruz. Bedeni ile ilgili detaylar onun için son derece önemli hal gemeye baslar. Gizlilik önemlidir, odasina kapanir ve oraya girilmesini istemez, oda onun kimliginin bir parçasidir ve çogu zaman anneler va nadiren babalar buraya müdahalede bulunarak önemli bir hata yaparlar. Ergen öfkelendigi zaman ya pasif olarak yada aktif olarak tepki verecektir. Ders çalismayarak öfkesini pasif olarak gösterir yada fevri bir davranisla herkezi kirip kendisine bile zarar verebilir.

Anne babasinin çeliskilerini yüzlerine vurmaya son derece merakli olabilir. Çoğunlukla karsi çikmak için karsi çikar, kendi gücünü sinamakadir.

Bu dönemdeki hizli cinsel uyanis onu hazirliksiz yakalar ve bunaltir. Bedensel büyüme degisim hizlanmakta buna karsilik ruhsal olgunlasma ise yetersiz kalmaktadir. Deneyim ve rol repertuari sinirlidir henüz, bu da genci kaygilandirir. Toplumda kiz çocuklari travmatize eden tutumlar vardir. Adet gören kizin tokatlanmasi gibi. Cinsellik ve suçluluk at basi giderler ve çesitli problemlere tanik olunur. Bu dönem çocugunun cinsel egitimi önemlidir ve anne ve baba kiz ve erkek çocuklarina bu konuda eger soru sorarlarsa bilgi vermeli, korkutmamali yetersiz kaldiklari noktada yardim almalidirlar. Cinsellik ile ilgili konulari tehlikeli, ayip, yasak olarak ele alan ailelerin çocuklari bilgileri kendi baslarina üstün körü ve sagliksiz yerlerden ögrenmektedirler.

Bu dönemde büyümek için sabirsizlanmalarina ragmen çocuksu davranislardan da dogal olarak kurtulamazlar ve ana babalar bu noktada onlari elestirmekten geri durmazlar,iletisim tekrar bozulur. Genç anne babasinin etkisinden kurtulmak istegindedir ve bunu yaparken onlarla çatismak gerektigini hissetmektedir.

Gruba ait olma ihtiyacida bu dönemde belirginlesmeye baslar. Bu onun kendi kimligini bulma yolunda attigi önemli bir adimdir. Genellikle aileden gelen baskilar onu bunalima iter ve grubu aile ile bir mucadele sembolü haline gelebilir.

Kusaklar arasi çatismanin dogal oldugu bilinmektedir. Bu çatismalar dört farkli düzeyde olusur ve çözümlenebilir. Bunlardan birincisi engellenme karsisinda olusan öfkedir. Bu içinde hiçbir mantigi içermeyen salt duyguyu barindirir ve çözmü bu kontrolsüz duygunun bosaltilmasidir. Ikinci düzey bireylerin iç çarpitmalari ile ilgili düzeydir. Baba nin kiz çocuguna da kadinlarla ilgili önyargilarini yansitmasi buna örnek olarak verilebilir. Anna babalar çogunlukla çocuklarini bir birey olarak görmekte zorlanirlar. Çözümü çarpitilmis algilarin düzeltilmesdir. Üçüncü düzey ise kisilerarasi dengesizlikle ilgili düzeydir. Adaletsizlik ve tarafardan birinin digerini ezmesi bu durumu dogurur ve çözümü arabuluculuktur ve dogru iletisimdedir. Dördüncü ve son düzey ise ait olunan gruplarin toplumsal çatismalaridir. Anneler babalar ve çocuklar alt gruplarinin birbirlerine grup olarak belli dugulari vardir ve bu toplumsaldir. Her birey bundan ne kadar etkilendigini bilmelidir.

TEMEL İLETISIM HATALARI

  • Tartismak savasmaktir.
  • Uyumsuzluk kaba davranmayi gerektirir.
  • Anlamak kabul emektir.
  • Güvenmek çabuk kanmamayi getirir.
  • Diyalogu sürdürmek davranisi onaylamak anlamina gelebilir.
  • Dürüstlük saflik olabilir.
  • Konum degistirmek geriye adim atmaktir.
  • Baskasini mantikli olmaya yöneltmek onu dize getirmeyi gerektirir.

Dinlemek ve empati sahip olunmasi gereken en önemli iki yetenek yada beceridir.çocuklarimizi ya dinlemiyoruz yada kendimizi onlarin yerine koymuyoruz. Yaraticilik ve spontanite ebeveynlerin ve toplumun el birligiyle çocuklarinda köreltikleri iki önemli olgudur. Biz bunu yeniden kazandirmaya çalisiyoruz.

Psikodrama bu anlamda bize son derece genis bir tedavi ve egitim repartuari sunmaktadir. Yaraticiligi kisitlanmis topluma körü körüne bagli olan pasif bireyler yetistirmemeniz dilegiyle.

Uzm.Psk.Dns. Deniz ALTINAY
Psikodramatist